Kanserin kesin tanısı biyopsi yani tümörden parça alınarak konur. Alınan doku parçası patologlar tarafından incelenir, kanserin hangi organdan çıktığı ve tipi belirlenir. Bu yapılmadan hiçbir hastaya yüzde yüz kanser olduğu söylenemez. Fizik muayene, laboratuvar tetkikleri ve görüntüleme yöntemleri (Radyoloji ve Nükleer Tıp) tanıya yol gösteren ve hastalığın evresini belirlemede yardımcı olan işlemlerdir.
Kanserle ilgili bilim dalı Onkoloji‘dir. Onkoloji tümör bilimi demektir. Kanserin oluşumu, sıklığı, nedenleri, tanısı, tedavisi ve korunmasıyla ilgili bilim dalıdır.
Kanserin tanısı, tedavisi, toplumdaki sıklığı ve taranması ile kanserden korunma konularında uzmanlaşmış olan hekime Onkolog denir. Kanserin ilaçla tedavisi konusunda uzmanlaşmış hekime Tıbbi (Medikal) Onkolog, ışınla (radyasyonla) tedavisi konusunda uzmanlaşmış hekime de Radyasyon Onkoloğu adı verilir. Tıbbi Onkologlar aynı zamanda İç Hastalıkları uzmanıdır. Çocuk tümörleri konusunda uzmanlaşmış olan Çocuk hastalıkları uzmanlarına da Pediatrik Onkolog adı verilir. Cerrahi ve Jinekolojik Onkologlar ise kanserin onkoloji ilkeleri çerçevesinde ameliyat edilmesi konusunda uzmanlaşmış hekimlerdir. Jinekolojik onkologlar kadın genital sistem tümörleri (rahim, yumurtalık v.b.) konusunda uzmanlaşmış cerrahlardır. Kısaca Onkolog, kanser şüphesinde tanı, tedavi ve yönlendirme için ilk başvurulacak hekimdir.
Kanser tanısı konulduktan sonra bireye ve yakınlarına düşen en önemli görev panik yapmadan bir onkoloji uzmanına başvurmak olmalıdır. Ülkemizde artık bir çok ilimizde onkoloji uzmanı bulunmaktadır. Hangi organ kanseri olursa olsun onkoloji uzmanları kanser tedavisi konusunda yetişmiş ve kendilerini sürekli olarak yenilemek zorunda olan uzmanlardır. Son yıllarda kanser tedavisi yeni gelişmelere paralel olarak sık değişmeler göstermektedir. Onkoloji uzmanları bir ekip anlayışı içerisinde hastayı güncel standart tedavi protokolleri çerçevesinde ele alarak tedavisini yönetirler. Onkologlar, kanser tipine göre tedavi ekibinin içerisinde yer alacak olan tüm branşlarla (Cerrahi, Gastroenteroloji, Göğüs hastalıkları, KBB, Üroloji, Kadın-Doğum, Nöroloji, Nükleer Tıp, Girişimsel Radyoloji, Psikiyatri, Algoloji v.b.) işbirliği yaparlar.
İlk tedavisi ameliyat olan tümörlerde (Mide, Kalın barsak, Pankreas gibi) cerrahın bu alanda deneyimli olup olmadığı son derece önemlidir; yaşamsal önemi vardır. Yapılan çalışmalar çok sayıda kanser ameliyatı yapan deneyimli cerrahların hastalarında nüks oranının daha az olduğunu ve hastalarının daha uzun yaşadığını göstermiştir. Bu, özellikle kalın barsak kanserlerinde çok belirgindir. Operasyon sırasında onkoloji prensiplerine uygun davranmak, örneğin karın boşluğuna tümör hücreleri dökülmesine engel olmak, cerrahi sınırlarda tümör bırakmamaya özen göstermek, yeterli lenf düğümü çıkarmak gibi standartlar son derece önemlidir. Benzer şekilde, rahim veya yumurtalık ameliyatlarının da usulüne uygun olarak yapılması hem doğru tedavi, hem de doğru evreleme için çok önemlidir. Bir diğer konu, ameliyattan sonra hastayı, ek bir tedavi (ilaç ya da ışın tedavisi) gerekip gerekmediği konusunda değerlendirmek üzere onkoloğa yönlendirmektir. Günümüzde bir çok tümörde cerrahi öncesi ve sonrası ek tedaviler sağkalımı arttırmaktadır. Bu yönlendirmeyi yapmak da yine kanser ameliyatını gerçekleştiren cerrahın onkoloji bilgisi ve deneyimi ile yakından ilişkilidir. Ameliyattan sonra, hastayı onkoloji uzmanına danışmadan eve göndermek günümüzde yapılan en önemli yanlış uygulamalardan birisidir.