VÜCUDUMUZDA SAPTANAN KİTLELER

Kitle vücutta normalde bulunmayan şişlik veya yumru olarak tanımlanabilir. Vücutta her şişlik tümör anlamına gelmez. Herhangi bir kaza ya da travma sonrası da hematom dediğimiz cilt altına kanamalar olabilir, bunlar o bölgede bir şişlik oluşturabilir ve bu zamanla geçer. Yine bir iltihaba bağlı olarak oluşan abse gibi şişlikler de tedaviyle tamamen geçen oluşumlardır.

Bilinen hiçbir dış neden yokken vücutta herhangi bir bölgede saptanan kitleler patolojiktir ve incelenmesi gerekir. Bu kitleler iyi huylu bir gelişme olabileceği gibi kötü huylu (habis, malign) bir tümöre de ait olabilirler. Kitlelere en çok kadınlarda memede, her iki cinste boyunda, koltuk altında, kasıklarda, karında veya kol ve bacaklarda rastlanır. Ayrıca erkeklerde testiste kitle fark edilebilir. Bazı kitlelere ise vücudun herhangi bir yerinde deri altında rastlanır. Bir kısım kitleler ise dışarıdan muayenede saptanmaz, herhangi bir check-up sırasında, radyolojik incelemelerle ortaya konur; örneğin rahimde, karaciğerde, pankreasta veya beyinde saptanan kitleler gibi.

Memede saptanan kitleler içinde fibroadenom ve kistler iyi huylu kitlelerdir. Fibroadenomlar daha çok gençlerde görülen, düzgün kenarlı ve hareketli, lastik kıvamında sertliği olan kitlelerdir. Kistler ise içi sıvı ile dolu oldukları için daha yumuşaktır. İçindeki sıvı arttıkça gerilmeleri nedeniyle ağrılı olabilirler.

Boyunda, koltuk altında, kasıklarda saptanan kitleler çoğu kez büyümüş lenf düğümlerine aittir. Halk arasında bunlara beze adı verilir. Boyunda ayrıca Tiroid bezine ait guatr dediğimiz yaygın veya nodüler (topak şeklinde) büyümeler de görülebilir ya da ele gelebilir.

Karında ele gelen kitleler çoğu kez organ büyümeleri (örneğin karaciğer, dalak büyümesi) ile ilgilidir. Erkeklerde, çoğunlukla ileri yaşlarda prostat büyümesi sonucu mesanede biriken idrar karında, göbek altında kitle izlenimi verebilir. Kadınlarda aynı bölgede ele gelen kitle, eğer hamilelik yoksa yumurtalık kist ve tümörlerinden olabilir. Bunların dışında doktor tarafından yapılan karın muayenesinde ele dağınık kitleler geliyorsa bunlar karın zarına (peritona) yayılmış bir tümöre ait olabilir. Karnın tümüyle büyümesi, şişmesi ise karın içinde asit dediğimiz sıvı toplanmaları sonucu olabilir.

Deri altında saptanan kitleler bazen çocukluktan beri bulunan kalıtsal yapılar (lipom, fibrom) olabilirler; bunlar iyi huylu kitlelerdir.

Genel olarak iyi huylu kitleler uzun süredir aynı büyüklükte kalan, çapları zaten 1-2 cm. yi geçmeyen, hareketli, yumuşak veya orta sertlikte yapılardır. Örneğin çene altında veya kasıkta bir enfeksiyon sonrası oluşmuş lenf düğümü büyümeleri gibi. Memedeki fibroadenom ve kistler de böyledir. Yine genel olarak kötü huylu tümörler (yani kanser ya da sarkomlar) kısa sürede büyüyen, bazan 5-10 cm gibi çok büyük çaplara ulaşan, beklemekle küçülmeyen, büyüdükçe çevre dokuya uzanarak hareketi azalan, komşu dokuların şeklini ve işlevini bozan kitlelerdir. Büyüdükçe ağrılı olabilirler. Bununla birlikte, bir kitlenin iyi huylu ya da kötü huylu olup olmadığı sadece muayene ile anlaşılmaz. Doktorlar muayenede saptadıkları bir kitlenin iyi ya da kötü huylu olduklarını iyi bir öykü alıp dikkatli bir fizik muayene yaptıktan ve gerekli gördükleri tetkikleri inceledikten sonra ortaya koyarlar. Özellikle de bir kitlenin kötü huylu olduğundan kuşkulanırlarsa bunun kesin tanısı ancak biyopsi ve patolojik inceleme ile konulabilir. Patolog tarafından mikroskop altında değerlendirilip adı konmadan hiçbir kitleye kesin olarak habis tümör ya da kanser denilemez. Sadece radyolojik görüntülemelerle kanser tanısı konmaz; ancak kuşkulanılabilir. Habis tümör tanısı konulan kitlelerin de köken aldığı organ ve hücre tipine göre pek çok tipi vardır. Bunların tedavileri de birbirlerinden farklıdır.

Vücudumuzun herhangi bir yerinde ya da bir iç organda kitle saptandığında mutlaka doktora başvurmalı ve gereken tetkikler (kan tetkikleri, radyolojik incelemeler v.b.) yaptırılmalıdır. İyi huylu kitlelerde, eğer bası belirtileri (ağrı, ödem v.b.) yoksa sadece takip yeterli olabilir. Kötü huylu bir kitle (kanser ya da sarkom) saptandığında vakit geçirmeden bir onkoloğa başvurulması ve onun çizeceği plan doğrultusunda tedaviye başlanması gerekir. Erken tanının yanı sıra güncel standart tedavi çoğu kez hayat kurtarıcıdır. Günümüzde genel olarak kanserde şifa oranı % 60-65 arasındadır.